VAMPİRLER

Kısa zaman aralığı mevcut olması şartı ile artarda AYNI vampir tarafından üç kez ısırılan bir büyücü kendisini ısıran vampirin kanını bedenine buyur ettikten sonra güneşe çıkmamakla lanetlenmiş, kızıl gözlerle dünyayı seyredebilecek bir vampir olmuş demektir.  Kofti ve insanları bir ya da iki kez ısıran bir vampir onları vampire dönüştürmediği takdirde onlar için bir ilah görüntüsü yaratmış, hayranlıklarını kazanmıştır. Bu yarı dönüşüm formu insanın duygusal ve fiziksel güdülerini bastırır, insani yetilerinin üzerinde bir kudret sunarken irade ile ruh arasındaki ince zinciri koparır.


Bir vampir tarafından üç kere ısırılmış ve kan takası yapmış bir büyücünün kızıl gözlerle dünyaya bakması için arada yirmi dört saat geçmesi gerekir. Bu yirmi dört saatin sonunda, gece yarısında yani vampirlerin deyimi ile gün ölümünde yeni vampir gözlerini dünyaya açar, o andan itibaren yaklaşık on yıl boyunca önceliği “kan” ve güdüsü “hayatta kalmak” olacaktır. Yeni doğan bir vampir gözlerini açtığı sırada kendisini dönüştüren efendiyi görmediği takdirde saldırgan davranışlar sergiler.


Bir vampir sürekli hayvan kanı ile beslendiği takdirde kusursuz fiziğine veda etmiş olur. Gerçek bir ölü gibi çürümeye ve kokmaya başlar. Ancak yeni doğan bir vampire kendisini kaybetmemesi için ilk beslenme olarak hayvan kanı verildiği söylenir.
Vampirler bir insan veya büyücünün kanını tüketene kadar içerse yaklaşık olarak iki hafta boyunca avlanma ihtiyacı hissetmeyebilir. Ancak öldürmeyecek kadar kan aldığı farz edilirse makul olan ve güçlerinin sürekliliğini sağlayan üç günde bir avlanmasıdır.
Bir efendi dönüştürdüğü vampire kendi kanını ikram ederse bu hem ödül, hem de artı güç demektir.


Bir vampir dönüştürüldüğü yaş ve görüntüyü kaç yıl geçerse geçsin baki kalır.
Caine’in evlatları olarak addedilen vampirler mermer kadar pürüzsüz, soğuk, sert ve mat bir tene sahiptir. Gözleri ancak ve ancak susadıkları vakit kendilerine yasak iksir olarak sunulmuş olmasına karşın sonsuzluğunun basamaklarını korumak için zorunlu kılınmış olan kan kızılı rengini alır. İki dişi daima sivridir, tasarım sıkıntısı çeken filmlerdeki gibi birden uzayan dişler ve geriye kıvrılan dişler tamamen masaldır gecenin evlatları için. Tırnak ve saçları yaşayanlara göre oldukça yavaş bir şekilde uzar. Nefes alma ihtiyacı hissetmezler, gözlerini kırpmazlar ve istedikleri süre zarfınca hareketsiz durabilecek şekilde biçimlendirilmişlerdir.
Yeni beslenen bir vampir ılık ve yumuşak bir tene sahip olabilir.


Geceleri normal bir insan, kurtadam veya herhangi bir hayvandan çok daha iyi görebilirler.
Duyma duyusu bir insana göre aşırı derece de gelişmiştir. Hatta sırf bu yüzden çoğu vampir insanlar arasında değil, ıssız bölgelerde yaşamlarını sürdürmeyi tercih eder.
Koklama duyusu da bir insan için aşırı gelişmiştir, bir kurtadama denk sayılabilecek nitelikle koku alma kabiliyetleri sayesinde kişideki ruhsal değişimleri dahi analiz edebilirler.
Bir vampir dönüştüğü ilk anda dahi insanüstü muazzam bir kudrete sahip olur.
Çok hızlı hareket ederler, bu özellikleri yeni vampire dönüşmüş kimseleri geceleri ihbar etmekten farksızdır zira bir yeni doğmuş bir vampir hızı kontrol etmeyi ancak vakit kum gibi üzerinden akmaya başladığında yavaş yavaş öğrenir. Yaşlı vampirler ise bu konuda tamamen insan görüntüsü verebilirler.
Yüksek rejenerasyon kabiliyetine sahiptir, bir vampir yaralarını hızlı bir şekilde iyileştirebilir.


Bir vampir kendisinden daha zayıf bir vampirin, bir insanın ve zayıf bir iradenin kölesi olmuş bir büyücünün zihniyle oynayabilir.
Vampirler hiyerarşi üzerine doğmuş bir topluluk olarak kabul edilir tarih içerisinde. Bu cihettendir ki Soy Atası kendisinin yarattığı her vampirin yaşam özünden bir parçayı alabilecek kudrete sahip olmuş, yarattığı vampir beslendiğinde arzu ettiği vakit kendisi de onun aracılığı ile beslenmiş hissedebilmiştir.
Yerden yarım metreye kadar yükselerek havada süzülmek vampirlere sunulan bir diğer ayrıcalık olarak görülebilir. Lakin uzun mesafe uçamazlar, bir süpürge ile yarışmaları mümkün değildir.
Cisimlenme büyüsü oldukça zor ve dikkat getiren bir büyüdür, her sihir seviyesindeki insanın yapamayacağını Hogwarts'da beşinci sınıf öğrencilerine verilmesi ile tanık olabilirsiniz mesela. Vampirlerin büyü seviyesi erişkin bir büyücünün seviyesinden oldukça aşağıda olduğu için Cisimlenemez, vampirler bir yerden başka bir yere gitmeyi arzuladıklarında gece ağır ağır onları sarmaya başlar. Görüntüleri buğulanır ve gölgeler onları sadık bir sevgilinin kolları gibi kucaklayarak istedikleri mekana bırakır.


Sarımsağın hiçbir tesiri yoktur, iğrenç kokusu dışında.
Ölümcül lanet olarak adlandırılmış lanetlerin vampirler üzerinde etkisi yoktur, zira lanetler ruha yapılır ve İsa’nın ölümüne zemin hazırlamış olduğu söylenilen vampirlerin zaten Tanrı tarafından lanetlendiği söylenmektedir.
Patranuslar da vampirler üzerinde etkili olmayan bir diğer husustur, zira bir vampir koftiden biraz da olsa fazla büyü gücüne sahiptir. Kendi patranuslarını yaratabilirler.
Nefes alan birisi tarafından davet edilmediği sürece hususi yerlere ve evlere girmeleri mümkün değildir.
İnanan birinin elinde kutsal su ve kutsal semboller bir vampirin teninde yanık izleri bırakabilir.
Kalbe sıkılan gümüş mermi, kalbe saplanmış gümüş bir kazık ve elbette bir şekilde kafasız bırakmak vampirler kesin sonuç veren öldürme yöntemleridir. Güçlü bir vampiri öldürdüğünüzde parçalara ayırmış dahi olsanız –kafasını kesmenizden bahsediyorum- onu yakarak kül haline getirmeniz önerilir böylelikle geri dönüp üzerinize kabus gibi çökmesini engelleyebilirsiniz, zira ateş canlı veya cansız her şeyin kıyametidir.
Cisimlenemezler.
Ateş büyüleri yapamazlar.
Güneşe çıkamazlar.


On Üçlüler;
İlk On Üçlü, soy atasının ağabeyi tarafından yapılmış yedi kız altı erkekten olan bir toplumdu. Soy atasının kıskançlığı ağabeyinin yarattığı dişilere tahammül edilemeyişi ile başlayan hezeyan silsilesi,  ağabeyinin yüreğine tahta bir kazık saplayarak onu bir tabutun içinde sonsuz bir uykuya mahkûm edişi ile bir halka daha kazanmış ve yedi dişinin de soy atası tarafından katledilişi üzerine noktalanmıştır.
İkinci On Üçlü, soy atası ağabeyinin yokluğunda bir âdemoğlu gibi ölümlü düşleriyle gücünü köreltirken ilk on üçlüden kalan altı eril vampirin arzusu üzerine soy atası tarafından yaratılan, birer gün efendilerinin kanıyla sulanmış yedi dişi vampirle kurulan ve günümüze kadar taşınan konseydir. Güncel mevcut konsey liderinin ölümü yüzünden on ikidir.
Konsey; On üçlüler tarafından oluşturulmuş taş meclistir. Burada diğer herhangi bir canlıya bağlı kalmaksızın yargılama işlemi yapılır, konseyin kararı Tanrı Mührüdür.
Cezalandırma; Bir vampir yalnızca efendisi tarafından cezalandırılabilir. Konsey Üyesi yargılanırken güçlerini tek seferde kurutmak söz konusu olamayacağı için kalplerine tahta bir kazık saplanır ve bir tabuta gümüş zincirlerle bağlanarak hapsedilir. Tabutun kırılması veya o zincirlerin sökülmesi söz konusu dahi olamaz. Sıradan bir vampir cezalandırılıyorsa gücünü emmek ve onu tabuta zincirlemek kâfidir. Efendi onu tabuttan çıkartıp ‘kendi kanını’ sunana dek vampir oradan çıkamaz. Bu şekilde cezalandırılmış bir vampir tabuttan çıktığında akli dengesini bir süre yitirmiş olur.
Kan Avı; Kendi hiyerarşisini oluşturmuş bir efendinin infazına ancak On Üçlü karar verebilir. İnfazına karar verilmiş bir efendinin kaçmasına yardım etmek suçtur.



Köle; İnsan ya da koftilerin iki veya bir kere ısırarak iradeleri köreltilmiş hallerine vampirler arasında verilen isimdir. Bu kişiler vampir ölene kadar ölmezler, vampir öldükten sonra ise yaşamaları mümkün değildir. Arzu edildiği kadar yaratılabilir.
Hizmetkâr; Bir vampirin uzun bir süre aynı büyücüden beslenmesi ile arada bir zihinsel ve duygusal bir köprü oluşur. Bu köprünün sahibi olan kişilere vampirler arasında verilen isimdir. Bu kişiler vampir ölene kadar ölmezler, vampir öldükten sonra ise yaşamaları mümkün değildir. Her efendi yaşamı boyunca bir tane yaratabilir.
Soy Atası; Sorcha için verilen isimdir.
Büyük Efendi; Sorcha'nın ağabeyinin adı dillendirilmemektedir, konsey üyelerince Sorcha'nın ağabeyine verilmiş isimdir.